Sevgili öğrencimiz Beyza Nur Demircan'ın Sigmund Freud'un "Psikanaliz Üzerine" adlı eseri üzerine kaleme almış olduğu yaz makalesini sizlerle paylaşıyoruz.
İNSAN RUHUNA GİRİŞ BİLETİ: PSİKANALİZ
Sigmund Freud’un “Psikanaliz Üzerine” isimli kitabında anlatılanlar basit bir biçimde ele alındığında, anlatının psikoloji alanında yapılan bir devrimin gelişim sürecini gözler önüne serdiği söylenebilir. Kitap psikolojinin Freud öncesi döneminde kullanılan teknikleri hızlıca özetleyip Freud sonrası dönemde bu tekniklerin nasıl sağaltıldığını açıklamaktadır. Freud’un kendisinden önceki dönemlerde kullanılan belli başlı tekniklerden sağaltarak geliştirdiği “psikanaliz” yöntemi danışanların uzanarak bilinç akışını olduğu gibi akıtmasına, kafalarından geçenleri konuyla alakalı ya da alakasız olarak değerlendirmeden olduğu gibi aktarmasına dayanmaktadır. Psikanalizin ilkelerine göre hiçbir düşünce ya da anlatı danışan tarafından yüz kızartıcı olarak değerlendirilmemelidir. Freud bu yöntemi kullanarak anlatılarda belli zamansal sapmalar, neden sonuç ilişkilerinin yokluğu veya geçmişe yönelik unutkanlıklar gibi boşluklar saptamaya başlamıştır. Hastalar ya bu boşlukları doldurmak adına tamamen çabasız davranmaktadırlar ya da doldurduklarında derin bir hoşnutsuzluk haline bürünmektedirler. Freud anımsamadaki zorlukları “bilinçdışına itim” olarak tanımlamaktadır. Psikanalizin amacının bu boşlukları doldurarak nevrozların önüne geçmek olduğu söylenebilir.
Freud uyguladığı yöntem için geniş zamanların gerekliliğinden söz açmaktadır. Kendi döneminde bu yönüyle sıkça eleştirilmiş ve bilimsellikten uzak bir yöntem olarak değerlendirilmiştir. Freud yönteminin modern olmadığına yönelik eleştirileri kabul etmektedir ve kadim tıp geleneğinde psikanaliz çatısı altında değerlendirilebilecek birçok metot olduğunu öne sürmektedir. Freud’a göre psikanaliz şüphesiz hasta için de hekim için de belli noktalarda zorluk çıkarmaktadır. Yöntem hastalar için tam bir açık yüreklilik, hekimler içinse uzun bir sürece hazırlanmış olmayı gerektirmektedir. Buna rağmen bu yöntem hipnotizma, katartik yöntem gibi eski sağaltım yöntemlerine nazaran çok daha başarılı olmuş, hastalarda görülen semptomların bütünüyle yok olmasını sağlayabilmiştir.
Freud öncesi dönemde ruhsal ve fiziksel sorunları aynı anda çözmeye çalışan baskın bir yöntem geliştirilememiştir. Psikanaliz ise tam olarak bunu hedeflemektedir. Psişik, yani ruhsal, yani –psi-k-analiz bu anlamda ruhsal ve fiziksel tedaviyi aynı potada eriterek hastaya sunmaya çalışır. Öyle ki psikanalizde yalnızca anlatının sözel kısımları dikkate değer olarak değerlendirilmemektedir. Bununla birlikte hastanın yanlışlıkla yaptığı bir sakarlık, jest ve mimikleri, ellerinin konumlanışı, yüzüne nüfuz eden kan gibi pek çok ince fiziksel detay da önem arz etmektedir. Yöntemin fiziksel ve ruhsal bulgulara ayrı ayrı kıymet veriyor oluşu psikanalizi tam olarak çok boyutlu bir yöntem haline getirmektedir. Bu yöntemle ruhsal sorunların fiziksel sorunlara, fiziksel sorunların da ruhsal sorunlara yol açabildiği ortaya koyulmuştur.
Psikanaliz, dilbilimsel bir açıdan düş dilinden günlük dile yapılan bir çeviri olarak değerlendirilmektedir. Düşsel anlatım konusunda böyle bir olanağa sahip olmak şüphesiz büyük önem taşımaktadır. Bir hastalığın dışavurumu açısından doğru değerlendirmeyi yapabilmek adına psikanalize ihtiyaç duyulur. Daha önce de bahsi geçtiği üzere fiziksel hastalıklar ruhsal hastalıklarla, ruhsal hastalıklar fiziksel hastalıklarla bir bağlantı içerisindedir. Psikanaliz bu açıdan aradaki bağlantıyı açıklamak ve temellendirebilmek için gerekmektedir.
Sonuç olarak psikanalizin işlevi, önemi ve gelişim süreci Freud tarafından ortaya konulmuştur. Her geçen gün biraz daha takipçi toplayan psikanaliz henüz kusursuz bir yöntem olarak değerlendirilmemektedir fakat her geçen gün gelişim göstermektedir. Katartik ve hipnotik yöntemlerin sağaltılmasıyla ortaya çıkan psikanaliz çok daha detaycı bir çözüm yolu ortaya koymaktadır. Bu yönüyle psikoloji ve tıp alanların açısından değerlendirilebilecek devrimsel bir nitelik taşımaktadır. Bu devrimin getirisi insan ruhuna yapılacak yolculuğun bileti olmuştur. Bugün hala eleştirilen yanları olsa da psikanalizin attığı temeller üzerinden insan ruhuna analitik bir açıdan yaklaşılabilinmektedir ve bu yaklaşımın sonuçları başarılı tedavi imkanı doğurmaktadır. Psikanaliz Freud tarafından ortaya atıldığı günden bu yana insan ruhuna yapılacak yolculukta giriş bileti rolü oynamaktadır.