HESABIM
GİRİŞ YAP

Hoşgeldiniz! Hesabınıza buradan giriş yapabilirsiniz.



Yardım
ya da
YENİ HESAP OLUŞTUR

Bilgilerinizi girerek yeni bir hesap edinebilirsiniz.



Nurçin Eryetgin

ZEYTİNDAĞI ÜZERİNE

Falih Rıfkı Atay, Türk gazeteci, yazar ve siyaset adamıdır. 1894 senesinde İstanbul’da doğmuş olup 1971 senesinde vefat etmiştir. Aynı zamanda bir din adamı olan Hoca Hilmi Efendi’nin oğludur. “Tabişgâhi Lâhuti” mahlasını da kullanmıştır. Sıbyan Mektebi, Rehber-i Tahsil Rüştiyesi, Mercan İdadisi’nde gördüğü öğrenimlerinden sonra girdiği İstanbul Dârülfünunu Edebiyat Fakültesi’nden mezun olmuştur ve mezun olduğu yıl Çerkeş’te subay olan ağabeyinin yanına gitmiştir. Burada İttihat ve Terakki Partisi’nin iktidardan düşmesi üzerine, “Tanin” gazetesine ilk siyasî yazısı sayılabilecek küçük bir protesto mektubu göndermiştir. Mektubî, Sadaret, Dâhiliye kalemleri ile Talat Paşa’nın yanında çalışmıştır ve onun Bükreş’e yaptığı bir geziye katılıp ilk yurtdışı röportajını da buradan göndermiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında ihtiyat zabiti olarak gittiği Suriye ve Filistin’de Cemal Paşa’nın özel kâtipliğini yapmıştır. Cemal Paşa, Bahriye Nazırlığı göreviyle İstanbul’a dönünce, Falih Rıfkı da Bahriye Nezareti Kalem-i Mahsus Müdür Muavinliği görevine getirilmiştir.

Buna ek olarak Falih Rıfkı Atay’ın Türk Edebiyat tarihinde Atatürk’ün çok yakınında bulunması ve önemli olaylara tanıklık etmesi yapıtlarına ve edebi kişiliğine ayrı bir önem kazandırmıştır. Türkçeyi sanattan uzak, sade ama etkin bir üslupla kullanmıştır. Kuvvetli ve ilgi çekici üslubuyla Türk Edebiyatının anı türündeki usta yazarlarından biri olmuştur. Siyasi konuları işleyen fıkra ve başyazılarıyla tanımıştır. Falih Rıfkı Atay, gezi yazılarını ve anılarını topladığı kitaplarıyla Cumhuriyet döneminde bu türlerin ilk özgün örneklerini vermiştir. Hatırat türünde olan Zeytindağı da kendi anılarını ve izlenimlerini içeren eseridir. 

Zeytindağı’nda Falih Rıfkı Atay’ın yedek subay olarak görev aldığı Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti ordusunun pek de üzerinde durulmayan Güney Cephesi ve Kanal Harekâtı ile ilgili olarak önemli ayrıntılar verilir. Aynı zamanda kitabın ismi olan Zeytindağı, Kudüs’teki bir tepe ile aynı adı paylaşmaktadır. Dönemine ait aydınlatıcı bir kaynak sayılır. Falih Rıfkı’nın kendi anılarını anlattığı bir eser olduğundan bize doğrudan gözlemlerini okuyabilme şansı tanır. 

Eserde tarafsızca Cemal Paşa’nın kişiliğini, olay ve durumlara karşı bakış açısını, psikolojik durumunu ve diğer paşalar olan Talat ve Enver Paşa ile ilişkilerini görebilmek mümkündür.  Aynı zamanda Osmanlı’nın Suriye, Filistin ve Hicaz’daki saltanatının son yılları betimlenmiştir. İttihat ve Terakki, Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa -ki hatıratta en yoğun bilgi kendisi hakkında verilmiştir- anlatılır. Paşaların, bedevilerin ve çöl coğrafyasının özümüze son derece uzak ve karmaşık düzeni gibi mühim unsurların ve Atatürk gibi, Halide Edip Adıvar gibi tarihimize birçok katkı sağlamış olan ehemmiyetli kişilerin de kendine yer bulabildiği tarihi belge niteliğinde kıymetli bir eserdir. 

Falih Rıfkı Atay, Osmanlı’nın son büyük paşalarını yakından tanımış ve onlar için çalışmıştır. Talat Paşa’nın özel kalem memurluğunu yapmış, Cemal Paşa’nın dört yıl kadar emir subaylığını yapmış, böylece Enver Paşa ile de tanışma şansı elde etmiştir. Nihayetinde Zeytindağı eserinde aslında Arap toplumlarının gözünden Osmanlı İmparatorluğu algısını anlatmakla yüzyıllarca hüküm sürmüş bir devletin nasıl ve neden çöktüğünü de anlatmıştır. 

Bu eserde benim en çok ilgimi çeken bölümlerden biri Osmanlı Devleti’nin parçalanma nedeni üzerinde kurulan metafordu. Bu metaforda imparatorluktan “Osmanlı İmparatorluğu, Trakya'dan Erzurum'a doğru, koca gövdesini yan yatırmış, memelerini sömürge ve milliyetlerin ağzına teslim etmiş, artık sütü kanı ile karışık emilen bir sağmal idi.” Şeklinde bahsedilmektedir. Burada idarecilerin ve paşaların basiretsizliğine, Osmanlı Devleti’nin yanlış tutumlarına ve yanlış alınan kararların tüm Anadolu’yu ne şekilde etkilediğine bir gönderme yapılmıştır. Yanlış hamlelerin acı sonuçlar doğurmasından ve cezasının yine milletçe çekilmesi anlatılmıştır.

İlgimi çeken bir diğer bölüm ise kitabın “Allah’a Ismarladık” (sf.114) isimli kısmında geçen bir hadisedir. Bir anne, istasyonda Ahmet isimli oğlunu aramaktadır ve gelene geçene “Benim Ahmet’i gördünüz mü?” demektedir. Burada yazarın kendi yorumlarını ekleyerek kadına içinden cevap vermesi etkileyici bir nitelik kazandırmıştır. Falih Rıfkı esefle içinden “Hangi Ahmet’i? Yüz bin Ahmet’in hangisini?” ve yine içinden “Hayır… Hiçbirimiz Ahmet’i görmedik. Fakat Ahmet’in her şeyi gördü. En alasında cehennemi gördü.” der. En can alıcı yer ise bölümün sonundaki cümledir. “Biz Ahmet’i kumarda kaybettik.” Bana göre bu bölümde annelerin, savaşa katılan gençlerin yani sivil halkın tüm bu olan bitenden en zararlı çıkan taraf olduğu anlatılmıştır.

Sonuç olarak Zeytindağı, toprak kaybetmenin bir devlet için ne demek olduğunu okuyucunun içini sızlatan bir gerçeklikle anlatan, Falih Rıfkı Atay’ın kaleminden çıkmış tarihi belge niteliğinde bir eserdir. Yeri geldiğinde çölde kavrulan, gerekirse karlarda soğukta donan, kanlarını kutsal topraklara, gözyaşlarını ise içlerine akıtan Anadolu insanının hüzün ve gurur verici hikayesidir Zeytindağı

 

KAYNAKÇA

1. Falih Rıfkı Atay. (t.y.) . Erişim Adresi  https://www.biyografya.com/biyografi/4066

2. Falih Rıfkı Atay (1894-1971). (t.y.). Erişim Adresi https://www.edebiyatogretmeni.org/falih-rifki-atay/

3.
Atay, Falih Rıfkı. Zeytindağı. İstanbul: Pozitif Yayınları, 2020.

 


Sayfayı Paylaş :